Evet. Mimarlık evrensel bir anlatı dilidir. Bir mimar olarak, kalıcı olmak ve dişe dokunur eserler bırakmak belli bir çizgide tasarımla mümkün olur. Bu çizgi;

Kültürel birikime saygılı ama yenilikçi bir mimari…

Mekansal ve zamansal ilişkiler bağlamında yaşantıyı kurgulamak…

Mekanda yaşamsal olasılık zenginliğini yaratmak…

Akılda kalıcı bir imge…

olgularının sentezi ile kendini gösterir.

Mimarların tasarımlarındaki çizgi, müşteri odaklı istekler ile kendi yaratıcılığı arasında gidip gelmektedir. KAPANCI MİMARLIK olarak tasarımlarımızda, kullanıcının maksimum düzeyde mekânsal fayda sağlamasını temel prensip edindik. Bunu biraz açacak olursak, tasarımda öncelikli olan, yaratılan mekanın kullanıcısına modern bir görünüm ve etkili bir tasarımın yanında, fonksiyonel olarak da memnuniyet sağlaması önceliğidir. Böyle bir tasarım çizgisi oluşturmak, günlük yaşamdan beslenmek ile mümkün oluyor. Nitekim tasarımlarımızda kullanmaktan keyif aldığımız, sade görünen ama iddalı algılanan, basit duran ama karmaşık özellikler barındıran tüm imgeler, temas ettiğimiz günlük yaşantımızın bize bıraktığı eşsiz bir birikimdir. Bu sebepten ötürüdür ki, tasarım çizgimiz; sade ve fonksiyonel yaklaşımları barındırmakla birlikte akılda kalıcı küçük detayların bir araya gelmesini içermektedir.